Cenevre masasına barış yerine çıkarlar konuldu

HABER MERKEZİ (DİHA) - Suriye krizini çözme 'niyeti' ile Cenevre'de yapılacak görüşmelere Rojava'daki Kürt siyasal temsiliyetinin henüz davet edilmemiş olması, masada Suriye halkların geleceği yerine hegemonik güçlerin çıkar savaşının bulunduğunu birkez daha gösterdi. Suriyi'de Kürtlerin öncülüğünde demokratik, eşit ve özgür birlikteliği esas alan proje yerine, cihatçı-selefi projenin davet edilmesi toplantının daha şimdiden Cenevre 1 ve 2'de olduğu gibi sonuçsuz kalacağını göstermesi açısından malumun ilanı.
Birleşmiş Milletler gözetiminde İsviçre'nin Cenevre kentinde, 29 Ocak günü toplanacak ve rejim ile muhalifler arasında Suriye iç savaşına çözüm aranacak görüşmelerin davetiyeleri, BM'nin kabul ettiği taraflara ulaşmaya başladı. "Ortadoğu Baharı" adıyla hegemonik güçlerin müdahale ettiği Ortadoğu'da, Mısır, Libya, Tunus halkları despotik, tek tipçi yönetimlerine çare arayışlarını sürdürürken, 2011 yılında Suriye'de aynı maksatla başlayan iç savaş giderek tüm egemen güçlerin vekalet savaşı yürüttüğü bir coğrafyaya döndü.
Bu sebeple "barış" maksatlı olduğu söylenen, ancak egemenlerin birbirilerini ekarte etme arayışı olarak 2012 ve 2014 yıllarında toplanan Cenevre-1 ve 2'den sonuç alınamadı.
Stratejik müttefik masa dışı bırakılıyor
Cuma günü toplanacak Cenevre 3 görüşmelerine de önceki toplantılarda olduğunu cihatı-selefi çeteler çağrılırken, Suriye halkları için birlikte eşit, özgür, demokratik bir gelecek vaat ederek insanlık düşmanı DAİŞ ve El Nusra çetelerine karşı halkların ortaklaştığı özgürlük mücadelesini yürüten Kürtler ise henüz davet edilmedi. Dolayısıyla bu görüşmelerin de ülke nüfusunun en az yüzde 10'unu oluşturan Araplar, Süryaniler, Ermeniler ve Nusayriler ile ittifakı stratejik olarak ele alan Kürtlerin masada bulunmaması durumunda görüşmelerin "barış" getirmesinin hayal olacağı tüm Ortadoğu uzmanlarının ortak görüşü.
'Demokratik Suriye' tek gerçekçi çözüm
2012 yılında egemenlerin çıkar savaşlarına alet olmamak için muhaliflerin ve rejimin yanında yer almayan Kürtlerin 3'üncü yol olarak statü sahibi olacakları Demokratik Suriye arayışının gerçekçi tek çözüm olduğu, her geçen gün biraz daha kabul görüyor. Kürtler, Kobanê, Qamişlo ve Efrîn kantonlarını ilan edip, buralarda yaşayan tüm halklar ile ortak bir yaşam etrafında yönetimlerini şekillendirirken, iç savaştan kendilerine sığınan tüm Suriyeliler için de vatan oldular.
Bu noktada kalmak istemeyen Kürtler, Kobanê direnişinde ittifak geliştirdikleri askeri güçleri de içine alan YPG/YPJ, Senadid, Burkan El Fırat, Devrimciler Ordusu, Süryani Askeri Konseyi, Suwar El Reqa, Şems El Şemal, Lîwa El Selçuki, El Cezire Tugayları ile 12 Ekim 2014 tarihinde Hesekê kentinde Demokratik Suriye Güçleri Ordusu'nu (QSD) oluşturdu. Amaçlarını "Ülkemiz Suriye'nin içinden geçtiği aşamanın hassasiyeti ve askeri ve siyasi cephelerde yaşanan hızlı gelişmeler, Kürtler, Araplar, Süryaniler ve tüm diğerlerinin, bütün Suriyelilerin bir araya geldiği bir askeri gücü gerekli kılmaktadır" olarak belirleyen bu güçler, tüm dünyaya Suriye konusunda muhataplardan biri olduğunu göstermiş oldu.
Demokratik Suriye Güçleri Ordusu (QSD), Halep ve İdlib'ten katılan Ceyş El-Siwar (Artêşa Şoreşgeran), Hêzên Firqeya 30, Tugaya Şehîdên Gundewarê Helebê, Tugaya Eyîn Calût, Tugaya 99 Muşat, Tugaya El-Hemze, Tugaya Keikaa, Tugaya Misyonên Taybet 455, Tûgaya Selcûqiyan, Focê 102, Ehrar El-Şemal, Hêzên Êlên Heleb û Gundewarên Wê, Cebhet El-Ekrad, Hêzên YPG, Hêzên YPJ ile gün geçtikçe büyüdü.
Bu güç, insanlık düşmanı DAİŞ'e karşı 31 Ekim 2014 tarihinde başlattığı hamlede 14'üncü günde işgal altındaki Hol Kasabası'nı özgürleştirerek, herkese askeri anlamda Suriye'nin demokratik tek gücü olduğunu ispatladı.
23 Aralık'ta ise Teşrin operasyonu başlatıldı. 4'üncü günde Teşrin Barajı, 5'inci günde de kasabasını özgürleştirerek, kendisi olmadan Suriye'nin geleceğinin tartışılamayacağını dost ve düşmanlarına gösterdi.
BM'nin görmezden geldiği durum
QSD'nin siyasi anlamdaki karşılığını oluşturmak ve halklar adına siyaset yapmak amacıyla 8-9 Aralık 2014 tarihinde ise Rojava'nın Dêrik kentinde Demokratik Suriye Kongresi toplandı. Suriye'de her etnik yapıdan, her anlayış ve inançtan 103 delegeyi bir araya getiren kongre sonucunda 42 kişilik Demokratik Suriye Meclisi (MSD) ilan edildi. Meclisin, Demokratik Suriye Güçleri'ni (QSD) temsil edeceği açıklandı.
Uluslararası hegemonik güçlerin çıkarlarına alet olan Birleşmiş Milletlerin (BM), tüm bu gerçekleri görmezden gelerek, bu süreçlere öncülük eden Kürt Halkı'nın siyasal temsiliyeti PYD'yi yok sayarak, 8-9 Aralık'ta Arabistan, Türkiye ve Katar'ın gözetiminde Riyad'ta sahada selefi bir gelecek vaatleri haricinde hiçbir şey vaat etmeyen çeteci gruplar ile ne konuşacağı merak konusu. Rusya Dış İşleri Bakanı Sergey Lawrov'un da belirttiği gibi beklentinin "barış" olmadığı ve PYD'siz çözümün mümkün olmadığı bir gerçeklik olarak ortada duruyor.
(mç/öç)