Tuncel: Topyekün savaşa karşı topyekün direniş

WAN (DİHA) - DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, Hükümet tarafından çıkarılan KHK ile belediyelere atanacak kayyımı tanımayacakların söyledi. PKK Lideri Abdullah Öcalan'dan haber alınmamasına ve yoğunlaşan savaşa da dikkat çeken Tuncel, iktidarın saldırılarına karşı topyekûn direnecekleri mesajını verdi.
Daha önce Torba Yasa Tasarısı ile Meclis gündemine getirilen, ancak dört siyasi partinin uzlaşısıyla kabul edilmeyen belediyelere "kayyım" atanmasını öngören tasarının, AKP hükümeti tarafından OHAL kapsamında bir gecede Kanun Hükmünde Kararname ile (KHK) çıkarılmasına Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel'den sert tepki geldi. Tuncel, bunun Kürt halkının kazanımlarına yönelik bir saldırı olduğunu vurguladı.
'Kayyumu ne biz nede halkımız tanımayacak'
Kayyım atanmak istenmesinin hukuki bir mesele değil, politik bir mesele olduğunun altını çizen Tuncel, "Kazanımlarımızı korumak için kesinlikle mücadele edeceğiz. Seçilmiş bir belediyeye devlet zoruyla el koymak kabul edilebilir bir durum değil. Hele bunu 'terör' tanımıyla yapmak daha da zor bir durumdur. AKP, beğenmediği her belediyeyi 'bunlar teröre yardım ediyor' adı altında kazanımlarına el koyma hedefinde. Bunu ne biz, ne de bu belediyeleri iradesiyle seçen halk kabul etmeyecektir" diye konuştu.
'Tüm halklar barış istiyor'
1 Eylül Dünya Barış Günü'nde Türkiye ve Kürdistan'da binlerce insanın alanlara çıkarak barış dileklerini haykırmasının önemli olduğuna dikkat çeken Tuncel, halkların barış taleplerine yapılan saldırının ise barışın ihtimalinin ortadan kaldırma isteğinden kaynaklandığın belirtti.
AKP'nin halklar arasındaki düşmanlığı körüklediğini kaydeden Tuncel, şunları söyledi: "Tek dil, tek millet, tek bayrak adına Türkiye'de bir etnik savaşın zeminin hazırlanıyor. Sürekli Kürtlere yönelik bir tehdit söz konusu. En son örneğini Dilok'ta yaşadık. Çoğu çocuk olmak üzere 60'a yakın yurttaşımız yaşamını yitirdi. Bu katliam için hala ciddi bir soruşturma da başlatılmış değil. Örneğin İçişleri Bakanı Efkan Ala, bu olaylardan dolayı istifa etmedi başka sebeplerden istifa etti. Efkan Ala'nın görevde olduğu süreçte Türkiye'nin en büyük katliamları yaşandı, şimdi ne olacak. Bunların hesabı sorulmadan kendisi istifa etti. AKP sürekli Türklük üzerine siyaset yürütüp, kendinden olmayanı düşman görüyor."
Tuncel, bu ortam içerisinde Kürt siyasal hareketin PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde tecridin kaldırılması ve özgürlüğünün sağlanması talebiyle 5 Eylül'de başlatacağı "açlık grevi" eyleminin önemine de değindi.
'Topyekün savaşa karşı topyekün direniş'
Bütün siyasi kurumlarıyla böyle bir eylem kararının alındığını ifade eden Tuncel, bu deklarasyonla temel amaçlarının Öcalan'a özgürlük talebi olduğun belirtti. Yıllardır ağır bir şekilde süren tecride ek olarak Öcalan'dan 1 yıldır haber alınamadığını hatırlatan Tuncel, devamında şunları söyledi: "Özellikle darbe girişiminden sonra İmralı'ya da yönelim olduğu yönünde ciddi iddialar var. AKP hükümetinin çözümsüz siyaseti sayın Öcalan şahsında devreye kendini göstermiştir. Eylemin özü tek bir talep üzerine o da sayın Öcalan'la görüşme talebi üzerinedir.Çünkü darbe girişiminden sonra İmralı'ya da yönelim olduğunu kendileri de söylediler orada 3 askeri tutuklamışlardı hatta, madem sorun yok o zaman Öcalan'la görüşmelere izin verilsin. Mesele sadece sayın Öcalan'a yaklaşım değildir mesele Kürt halkına yönelikte yapılan yaklaşımdır. Çünkü barışın yolunun İmralı'dan geçtiğini kendileri de çok iyi bilmektedir" ifadelerini yer verdi.
AKP'nin şuan topluma vaat ettiği tek şeyin "savaş" olduğunun belirten Tuncel, yürütülen bu topyekün savaşa karşı ise Kürtlerin de başlatılan açlık greviyle topyekün direneceğinin altını çizdi.
Tuncel, İstanbul 3'üncü havaalanı inşaatında çalışan Kürt işçi Mehmet Aytaç'ın uyuduğu koğuşunda üzerine benzin dökülerek katledilmesi üzerinde de durdu.
Yaşanan olayını "korkunç" olarak tanımlayan Tuncel, bu olayın sorumluların biran evvel ortaya çıkarılması gerektiğini ifade etti. Tuncel, "Var olan hükümet yıllardır ülkede öyle bir siyaset yürüttü ki, bin yıllardır kardeşçe yaşamış halklar inançlar birbirine düşman duruma getirildi. İstanbul'da yaşanan bu olay da, yıllardır beslenen milliyetçi zihniyetin bir sonucudur. Türkiye'de yaşayan bütün halklar, emek ve demokrasi güçleri bu korkunç olayın karşısında durmalı, yoksa bu süreç hepimizi daha vahim sonuçlara götürecektir" ifadelerini kullandı.
(öz-nö/öç)