Erdoğan 2010'da Şark Islahat Planı'nı istedi
ANKARA (DİHA) - Şark Islahat Planı kitabının yazarı Mehmet Bayrak, AKP'nin "vatandaşa tuzak" olarak nitelendirdiği planı yeniden hayata geçirdiğini belirterek, "Erdoğan Başbakan olduğu dönemde, 2010 yılında kitabı isteyerek üzerinde çalıştı" bilgisini verdi.
Yakılıp yıkılan Kürt kentleri, ilan edilen “master eylem planları”, yürürlüğe konulan “çöktürme planları”, atanan kayyımlar ve Kürt memurların görevden alınması. Demokrasi adına yerel meclislerde silahların gölgesinde toplantılar yapılması. Bunların tümü AKP döneminde, Kürtlere karşı uygulanan politikalar olarak karşımıza çıkarken, AKP'nin bu planlarına bakıldığında tamamı geçmişte uygulanmış ve Kürt sorununu derinleştiren uygulamalar olarak ön plana çıkıyor.
Erdoğan yönetiminde uygulanan Kürt politikalarında Milli Şef İsmet İnönü döneminde uygulanan ve ucu Dersim katliamına kadar varan yönelim ve saldırıların izleri görülüyor. Hele son dönemlerde kayyım atamaları ve Kürt öğretmenlerin görevden alınması 1925 yılında uygulamaya konulan ve Kürtlerin imhasını amaçlayan, “Devletin Gizli Kürt Anayasası” olarak adlandırılan Şark Islahat Planı'nın maddelerini ortaya koyuyor. Kayyımların atanması, plan sonrası bölgeye atanan valileri, milletvekillerini ve Mülkiye Müfettişleri uygulamalarını anımsatırken, Kürt öğretmenlerin görevden alınması, Şark Islahat Planın, “Şark illerine atanacak 2’nci derecedeki memurların bile Mefkureli Türklerden oluşması” maddesi olarak ortaya çıktı.
'Ölü bir toplum yapısı hedefleniyor'
Şark Islahat Planı kitabının yazarı ve tarihçi Mehmet Bayrak, “Kürdistan’daki 10 tarihi kentin yok edilmesi ve oralarda yaşanan insan kırımı; giderek memur tasfiyesi ile süren bu süreci Şark Islahat Planı'na benziyor” diye değerlendirdi. Planın “devletin gizli Kürt anayasası” olduğunu dile getiren Bayrak, İttihat Terakki'nin eseri olan bu plan ile “İttihat Terakki, etno-dinsel arındırmayı tek tipleştirmeyi ve Türk İslamlaştırmayı” hedeflediğini söyledi. Bayrak, bu planla ölü bir toplum yapısının da hedeflendiğinin altını çizdi.
Planın hazırlanma aşamasına değinen Bayrak, 1925 yılında önce bir ön rapor hazırlandığını belirterek, “Raporu Genelkurmay 2’nci Başkanı Kazım Orbay hazırlamıştı. Yine raporu hazırlayan heyette bizzat İsmet Paşa’nın talebi ile o dönem Bayındırlık Bakanlığı daha sonra uzun süre Meclis başkanlığı yapan Mustafa Abdulhalit Renda, Dahiliye vekili Cemil Uybadin, ünlü Türkçülerden Hamdullah Suphi Tanrıöver, yine ünlü Türkçülerden hatta ırkçılardan Mahmut Esat Bozkurt vardı. Şark Islahat Encümeni adında bir komisyon oluşturuldu. Bu komisyonun başında Mustafa Abdulhalit Renda vardı” diye konuştu.
'Lozan’ın bedeli Kürtlere ödetildi'
Genelkurmayın hazırladığı raporda, “Elimizde kalan son Türkiye arazisi” tanımı yapıldığını hatırlatan Bayrak, şunları aktardı: “Yani her ne kadar daha önce Kemalist kadrolar Türklerin ve Kürtlerin eşitliği temelinde bir devlet aygıtı öngörüyor idiyse de elimizde kalan Türkiye arazisinde… Statüsü belirlenen Kerkük ve Musul da işaret edilerek,‘Burada Kürtler azınlık durumuna düştüler. Bu durumda iki halkın eşit şartlarda olması doğru değildir’ diyor. Bölünmenin müsebbibi Kürtlermiş gibi faturası Kürtlere çıkarılıyor. Oysa Lozan’ın bedeli o dönemki kadrolar tarafından Kürtlere ödetildi.”
Kürtlerin inkar ve imhasını hedefleyen raporun şekillenmesinde Arnavut kökenli Mustafa Abdulhalit Renda’nın belirleyici olduğunu dile getiren Bayrak, bu rapor doğrultusunda hazırlanan Şark Islahat Planı'nın 28 maddeden oluştuğunu belirterek şöyle devam etti:
“Daha birinci maddesinde ‘aşağıdaki plan bütünüyle hayata geçirilinceye kadar Kürdistan’da örfi idare yani sıkıyönetim devam edecektir’ diyor. Bu planının silahların gölgesinde silahların gölgesinde hayata geçirilmesi kabul ediliyor. Normal şartlarda zaten bunun hayata geçirilmesi mümkün değil. Çünkü Te’dib (Hizaya getirme, edeplendirme), Tenkil (Cezalandırma), Taqtil (Katletme), Tehcir (Göçürtme), Temsil (Asimile etme), Temdin (Medenileştirme, Türkleştirme), Tasfiye (Etkisizleştirme)’ asimilasyon yöntemlerinin tümü uygulanarak Kürt kimliği yok edilerek Kürt sorunu çözümü hedeflendiği için sorun bugüne kadar devam etti.”
'90 yıldır aynı plandan medet ummak çaresizliktir'
Şark Islahat Planı'nı, SEKA gönderilmek üzere ayrılan ve çöp olarak atılan bir dokümandan elde ettiğini belirten Bayrak, 1925 yılında yayınlanan Şark Islahat Planı'na karşı diasporadaki Kürt aydınlarının “memorandum” verdiğini dile getirdi. “Bu planın çıkmaz yol olduğunu söylüyor Kürt aydınları. Eğer o sese kulak verilseydi Kürt meselesi o zaman bitmişti” diyen Bayrak, aradan geçen 90 yılda devletin aynı plandan medet ummasının da çaresizlik olduğunu söyledi.
Planı, bugün uygulanan politikalar açısından da değerlendiren Bayrak, “Şark Islahat Planı'nda Kürt memurların görevlendirilmemesi yönünde bir madde var. Kürdistan’da ikinci derecedeki memurluklara bile 'Kürtler atanmayacak onların yerine Mefkureli Türk atanacak' diyor. Ziya Gökalp o dönem Mefkureli Türk’ü Ülkücü Türk olarak Türkçeleştiriyor. 'Bırakın 1’nci derecedeki memurluklara Kürt atanmayacak, 2’nci derece de bile Ülkücü Türk atanacak' diyor. Şimdi bunlar Ülkücü Türkü, Türk İslamcı Türk olarak çevirdiler, dönüştürdüler. AKP’li Türk olarak çeviriyorlar” dedi. Bayrak, ayrıca bir ara İçişleri Bakan yardımcılığı yapan AKP’li Hüseyin Yayman’ın kendisi ile yaptığı bir görüşmede planı, “devletin vatandaşına yönelik tuzağı” olarak değerlendirdiğini ancak aynı planının bugün AKP tarafından uygulandığını söyledi. Ayrıca, AKP’nin Şark Islahat Planı'nı nasıl güncellediğine ilişkin de çarpıcı bir bilgi veren Bayrak şöyle devam etti:
'Master Eylem Planı, Şark Islahat Planı'nın İslami versiyonu'
“Kemalistlerin bile hayata geçiremedi bu planı AKP 21’nci yüzyılda hayata geçirmeye çalışıyor. Şark Islahat Planı kitabım yayınlandığında, birinci basım bitmiş idi ki, Başbakanlık çevresinden 'bu planı edinmek istiyoruz' diye bir talep geliyor. Yayınevi de ‘kitap bitti ama elimizde bir kopyası var isterseniz size çoğaltabiliriz’ diye cevap veriyor. Sonra onlarda ‘milli kütüphaneye bakalım yoksa gelip sizden alacağız’ diyorlar. O zaman Başbakan Erdoğan idi. Ben biraz umutlanmıştım. Bu planı görüp bundan ders alacaklar, Kürt sorunu nasıl çözülemez konusunda ders alacaklar diye umutlanıyorken, bir baktımki, Mardin de Master Eylem Planı adında önceki başbakan bir plan açıkladı. Bir baktım bu talihsiz bu uğursuz Şark Islahat Planı'nın İslami bir versiyonu olarak karşıma çıktı.”
Bayrak’ın verdiği bilgilere göre, 2010 yılında basılan ve aynı tarihte Başbakanlık tarafından istenen plan, Başbakanlık tarafından üzerinde çalışıldı ve yeni versiyonları planlandı. Bayrak, planın yeni versiyonlarını da, “daha uğursuz, kötü birer kopya” olarak nitelendiriyor.
Kayyımları da değerlendiren Bayrak, “Kayyımlar halka güvensizliğin tipik örneğidir. En çok demokrasi diyenlerin demokrasiye ne kadar bağlı olduklarının göstergesidir” dedi. 1923 sonrasında bölgeye vekiller atandığını hatırlatan ve “Kürdistan’a atanan milletvekillerinin yüzde 90’ı Kürtler aleyhine çalışmış isimlerden oluşuyordu” diyen Bayrak, “Sözgelimi etno-politik raporlar hazırlayan Hasan Reşit Tankut, Maraşlıdır, 9 devre milletvekili seçilmiş ağırlıkla Mardin’den seçilmiştir” diye konuştu. Devletin, Kürtlere “kimi seçeceğini bildiği için” güvenmediğinin altını çizen Bayrak, “O tarihte milletvekilleri atama, 20 yıl boyunca umumi müfettişlikler atanma...” diye belirtti.
(kk-sg/pu)