Sûr'da tahliye edilen 40 kişi 'örgüt üyeliği' ile suçlanıyor!

AMED (DİHA) - Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Sûr ilçesinde şubat ve mart aylarında tahliye edilen 32'si tutuklu 40 kişi hakkında hazırladığı iddianamede, muhabirimiz Mazlum Dolan'ın tahliye sonrasında hakkında 3 ihbar yapıldığı ortaya çıktı. Aynur Arslan isimli yurttaş, YPS'lilerce tehdit edilmedikleri belirtirken, Cengiz Abiş ise, tahliye sırasında asker ve polislerin işkencesine maruz kaldığını belirtti.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, özyönetimin ilan edildiği Amed'in (Diyarbakır) Sûr'da (Sur) 104 gün süren abluka ve kuşatma nedeniyle mahsur kalan, aralarında muhabirimiz Mazlum Dolan'ın da bulunduğu 32'si tutuklu 40 kişi hakkında hazırladığı 109 sayfalık iddianame Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. HDP'li milletvekillerinin yaptığı girişimler sonucunda mahsur kaldıkları mahallelerde 19 Şubat, 3 ve 7 Mart tarihlerinde tahliye edilen siviller "suçlu" olarak gösterildi. İddianamede, 20 kişi hakkında "Devletin birliği ve bütünlüğünü bozmak" suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Aralarında muhabirimiz Mazlum Dolan'ın bulunduğu 20 kişi hakkında ise "örgüt üyesi olmak", "örgüt propagandası yapmak" , "Toplantı gösteri yürüyüşleri kanuna muhalefet" suçlarından cezalandırılmaları istendi. İddianamede, suç delili olarak tanık beyanları, gizlik tanık ifadeleri, Sur ilçesi dışında katıldıkları basın açıklaması ve yürüyüşler gösterildi.
'Sur'da kanton kurulmak istendi'
PKK ve KCK'nin kuruluşu, işleyişi, örgütlemesinin anlatıldığı iddianamenin giriş bölümünde, KCK Sözleşmesi doğrultusunda ilan edilen özyönetim ile Irak, Türkiye, Suriye ve İran topraklarında "Birleşik ve bağımız Kürdistan kurma hedefi yönelik girişimler" olduğu savunuldu. Savcı, bu suçlamaya delil olarak KCK Başkanlık Konseyi'nin özyönetim ile ilgili basına verdiği demeçleri gösterdi. Savcı, özyönetim ilanıyla Sur'da "Kanton" kurulmak istendiğini savundu.
Tahliye sonrası emniyete ihbar yapılmış
İddianamede, asker ve polisin attığı havan mermisi nedeniyle 19 Şubat'ta ağır yaralanarak yaşamını yitiren Fatma Ateş'i ambulansın bulunduğu yere taşıdıktan sonra gözaltına alınarak tutuklanan muhabirimiz Mazlum Dolan ile Hüsamettin Ateş, Sinem Ateş, Fatma Ateş, Fahrettin Ateş ve Ekrem Karatay isimli yurttaşlar hakkında polise 3 ihbar yapıldığı ortaya çıktı. Haber takibi yaparken Sur'da mahsur kalan muhabirimiz Dolan ve 5 yurttaş hakkında "Surda mahsur kaldı diye anons edilen soyadı Karatay olan Ahmet, ihsan Ekrem Karatay isimli şahıslar örgütün bombacı elemanları olup bunları oradan çıkarmak istiyorlar izin vermeyin… Bu bayanla (Fatma Ateş) beraber çıkarılan diğer 5 kişiyi iyi inceleyin onlarda oradaki teröristlere yardım eden kişiler ya da onlardan olabilir… Biz her zaman devletimizin polisimizin yanındayız Allah yardımcınız olsun Allah sizleri korusun" şeklinde ihbarlar olduğu iddia edildi.
Suç yok ama tutuklu!
Tutuklu olan Sinem Ateş'in Sur'da çektiği fotoğraflar suç delili sayıldı. Muhabirimiz Dolan ile birlikte tutuklanan Fahrettin Ateş, iddianamedeki ifadesinde, Sur'da neden mahsur kaldıklarını şöyle anlattı: "Mazlum Dolan Valiliği arayarak Sur'dan çıkmak istediğimizi söyledi ancak bize yasağın kalkmasını beklememizi söylediler. Bu sebeple bu evde kalmaya devam ettik." İddianamede, Sur'da tahliye edilen muhabirimiz Dolan'da üzerinde "suç ve suç unsurlarının tespit edilmediği" belirtildi.
'İşkence ettiler'
Sur'da kaldığı için "örgüt üyesi" olarak suçlanan ve hakkında çok sayıda suçtan hapis cezası istenen 59 yaşındaki Saniha Sürer'in iddianamede yer alan ifadesinde, "Ben Sur'da kendi isteğimle kaldım. Çünkü sokağa çıkma yasağı ilk başladığında ben köydeydim. Bu sırada benim kapım kırılmış ve evim dağıtılmıştı. Bende bu nedenle evimi terk etmek istemedim. Benim evim bombalarla harap olana kadar ben evimde kaldım." dedi. Tutuklu olan Cengiz Abiş, tahliye sırasında asker ve polislerden gördüğü işkenceyi anlattı: "Biz çıkınca sivil olduğumuzu söylememize rağmen bizi dövüp işkence ettiler." Eşi ve 4 çocuğuyla birlikte mahsur kalan ve tutuksuz yargılanan Aynur Arslan'ın iddianamede yer alan ifadesinde ise "Sur'da kaldığımız süre içerisinde bu kişilerin bizim dışarı çıkmamıza izin vermemeleri dışında herhangi bir tehdit ya da başka bir eylemleri olmadı" diye belirtti.
'Olayın mağduru nasıl faili olur'
Tutuklu Sedat Nurioğlu, "Benim Sur'da kalmam konusunda herhangi bir örgüt mensubu tarafından tehdit edilmem veya engellenmem söz konusu değildir, ben korktuğum için çıkmadım. Ben, 17 saat sokağa çıkma yasağına ara verildiği zaman Sur içine girdim. Tekrar yasak konulacağını düşünmüyordum… Yasak tekrar konulunca dışarı çıkamadım" diye ifade etti.
Tutuklu yargılanan Osman Paslı ise ifadesinde, "çatışmaların şiddetlenmesi nedeni ile Sur içi bölgesinde mahsur kaldım çıkamadım. Ben olayın mağduru iken faili duruma nasıl geldim anlamış değilim" diye belirtti. Kendisi ve çocukları hakkında "terör örgütü üyesi" soruşturması açılan tutuklu Remziye Tosun'un iddianamede yer alan ifadesinde, "ikametimin yıkılmasını istemediğim için çıkmadım. Çünkü ben çok zorluklarla o evi derleyip topladım" dedi.
Tutuklu olan DBP Bağlar İlçe Başkanı Rihan Kavak Özbek'in abluka öncesi katıldığı bütün basın açıklaması ve etkinliklerin suç delili sayılırken, Özbek'in iddianamedeki ifadesinde, "Ben çatışmaların yaşandığı bölgede barış için savaşa karşı olduğumuzdan orada bulunuyordum" diye belirtti.
Davanın ilk duruşması Aralık ayında Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek.
(dte/sd)