Kayıp yakınları Cumartesi Anneleri'ni selamladı - YENİLENDİ
HABER MERKEZİ (DİHA) - Faili meçhul cinayet kurban giden ve kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak için Amed, Elîh, Ankara ve İzmir'de bir araya gelen kayıp yakınları, adalet arayışları 600 haftalarına ulaşan Cumartesi Anneleri'ni selamladı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed (Diyarbakır) Şubesi üyeleri ve kayıp yakınlarının "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" sloganıyla her Cumartesi günü düzenledikleri oturma eylemlerinin 398'ncisi, Diyarbakır Valiliği tarafından açık alandaki tüm eylem ve etkinliklerin ikinci bir emre kadar yasaklanması nedeniyle yine İHD Şube binasında gerçekleşti. Bu haftaki eyleme gazeteciler Banu Güven, Celal Başlangıç, Mehmet Şevin ve Ayşe Yıldırım ile kimi sivil toplum örgütü temsilcileri de katıldı.
398'nci haftasına ulaşan eylemde konuşan İHD Amed Şube Başkanı Raci Bilici, "Türkiye'nin insanlık mezarına dönüştüğünü" söyledi.
Bölgede insanlığa karşı suçlar işlendiğini dile getiren Bilici, "Barış Anneleri ve dostları ile birlikte bu insanlık suçlarını dünyaya duyurmak amacıyla mücadeleye sürdürmeye devam edeceğiz. Bu devlet geçmişle yüzleşinceye, geçmişte insanlığa karşı işlenen suçların hesabını verinceye ve kayıpların faillerinin ortaya çıkarılıncaya kadar mücadeleyi sürdüreceğiz. Geçmişle yüzleşmeyen bir barışın kalıcı olacağına inanmıyoruz" dedi.
Serin ailesi fertlerinin hikayesi anlatıldı
Bilici'nin ardından Dêrsim merkeze bağlı Kutudere bölgesindeki Mîrik mezrasında 24 Eylül 1994 tarihinde başlayan ve sürekli devam eden çatışma ile operasyonlar sırasında askerlerce katledildikten sonra kendilerinden bir daha haber alınamayan Serin ve Işık ailelerinin hikayesi, İHD Amed yöneticisi Adnan Örhan tarafından anlatıldı.
Tuğgeneral Yavuz Ertürk komutasındaki Bolu Dağ Komando Komutanlığı'na bağlı askerlerin mezraya baskın düzenlendiği anlatılan Örhan, devamında şunları kaydetti: "Mezrada bulunan evler, bağ ve bahçeler bombalandı, yakıldı. Askerler daha sonra her iki aileden Hıdır Işık (63), Hatun Işık(31), Yeter Işık(22), Elif Işık (29), Düzali Serin (37), Gülizar Serin (34) ve üç yaşındaki Dilek Serin'i gözaltına aldı. Bu kişilerden bir daha haber alınamadı. Onları soran köylülere Mirik'ten sorumlu olan Gökçek Jandarma Karakolu 'onları biz de görmedik' yanıtını verdi. Olay tarihinde asker olan ve olaydan bir-iki gün sonra Dersim'e dönen Işık ailesinin büyük oğlu Ali Işık, kendisine yapılan tüm uyarılara rağmen Mirik'e yakınlarını aramaya gitti. Ondan da haber alınamadı."
ÊLIH
Êlih'te (Batman) de İHD üyeleri ve kayıp yakınlarının her hafta Cumartesi günü "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" sloganıyla gerçekleştirdiği eylem, 398'nci haftasında devam etti.
Gülistan Caddesi bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde gerçekleştirilen eyleme gelen kayıp yakınları ellerinde faili meçhulde kaybedilenlerin fotoğrafları ile katıldı.
Etkinlikte açıklama yapan İHD Êlih Şube Başkanı Mehmet Bağatır, 27 Mayıs 1995'ten bu yana her Cumartesi günü Galatasaray Meydanında oturma eylemi düzenleyen Cumartesi Anneleri'ni selamladıklarını ifade etti.
Eylemde ise 1993 yılında kaybedilen Zeki Akyıldız'ın kaybediliş hikâyesi paylaşıldı. Bağatır, Akyıldız'ın kaybedilme hikayesini "1993 yılında 60. Yıl Ortaokulu'nda okuduğu yıllarda yasadışı Hizbullah örgütünden birkaç defa tehdit almıştır. Farqîn'de (Silvan) ablasının evinde bulunduğu bir günde çarşıya gitmek için çıkar ve bir daha eve dönmez. Kendisinden bir daha haber alınamaz. Daha sonra ailesinin aldığı duyumlara göre Farqîn'e bağlı Yolaç köyünde bir sığınak olduğu ve bu sığınaktan adı belli olmayan birinin kendi çabasıyla kurtulma şansı elde ettiği şeklindedir" sözleriyle anlattı.
ANKARA
90’lı yıllarda devlet güçlerince gözaltına alınıp kaybedilen yüzlerce insanın yakınlarının 27 Mayıs 1995 tarihinde “Kayıplarımızı istiyoruz!” diyerek başlattığı direniş gününün 600’üncü haftasında Yüksel Caddesi’nde bir araya gelen çok sayıda kişi basın açıklaması yaparak oturma eylemi yaptı. Barış Anneleri, İnsan Hakları Derneği (İHD) Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon’u öncülüğünde düzenlenen etkinliğe, insan hakları savunucuları, siyasi parti temsilcileri ile Halkların Demokratik Partisi Bingöl Milletvekili Hişyar Özsoy da katıldı. “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” pankartının açıldığı eylemde, sık sık “Kaybedenler kaybedecek” ve “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek” sloganları atıldı. Etkinlikte gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarının olduğu dövizler de taşındı.
‘İktidar tekelindeki hukuk, adaletsizlik getiriyor’
Grup adına açıklamayı İHD üyesi Sevinç Koçak okudu. Koçak, 600 haftadır kayıpların bulunması ve kayıplardan sorumlu olan faillerin ortaya çıkarılıp cezalandırılmasına yönelik bir siyasi iradenin ortaya konmadığını hatırlatarak, devletin tüm kurumlarının iktidar tekelinde olmasının adaletsizliği, keyfi yönetimi ve hukuksuzluğu beraberinde getirdiğini söyledi.
AKP’nin 14 yıllık iktidarında “adalet” kavramının kullanan bir parti olmasına rağmen, Türkiye’nin ulaşılamayan adalet ülkesi olmaya devam etmesinin bir ironi olduğunu belirten Koçak, şöyle devam etti: “600’üncü haftamız vesilesiyle bir kez daha ilan ediyoruz; güvensizlik ve korku üreten politikalar karşısında susmayacağız; kayıplarımızı aramaktan, adalet, hakikat ve barış talep etmekten vazgeçmeyeceğiz.”
Açıklamada Cumartesi Annelerinin taleplerini ise şu şekilde dile getirdi:
“Gözaltnda kaybedilenlerin akıbeti açıklansın. Cezasızlık geleneği son bulsun kaybedenler yargılansın. Bir daha hiç kimse gözaltında kaybedilmesin. Türkiye, yıllardır imzalamaktan kaçındığı Birleşmiş Milletler Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Sözleşme’yi imzalasın!”
Ardından kısa bir konuşma yapan HDP Bingöl Milletvekili Hişyar Özsoy da, Cumartesi Anneleri’nin 600 haftalık mücadelesinin bir yanıyla Türkiye’nin tarihinin yeniden yazılması anlamına geldiğini ifade ederek, her ne koşulda olursa olsun Cumartesi Anneleri’ne sonuna kadar destek vereceklerini söyledi.
Açıklamaların ardından bir süre oturma eylemi gerçekleştiren yurttaşlar, eylem alanından ayrıldı.
İZMİR
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi üyeleri de her hafta yaptıkları "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" eylemlerini bu hafta Cumartesi Anneleri'ne adadı. Konak Eski Sümerbank önündeki buluşmada "600 haftadır seni arıyorum nerdesin?", "Kayıplar vicdanındır, vicdanına sahip çık" ve "Kayıplar belli failler nerede" yazılı pankartlar açılıp, gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı.
Bu haftaki eyleme, Barış Anneleri İnisiyatifi, Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Kongreyan Jinen Azad (KJA), Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Eşbaşkanları ve yöneticileri ile insan hakları savunucusu Av. Eren Keskin de katıldı.
Cumartesi Anneleri'nin 27 Mayıs 1995 tarihinden bu yana 600 haftadır "Kayıplarımızı istiyoruz!" şiyarıyla insanlığın vicdanı ve hafızası olarak Galatasaray'da toplandığını belirten İHD yöneticisi Ali Aydın, "Gözaltında zorla kaybettirilenlerin akıbeti açıklansın, kaybedenler yargılansın ve bir daha asla hiç kimse gözaltında kaybettirilmesin" diyerek Türkiye'den BM Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşmesi'ni imzalamasını istedi.
'Politikalarınız bizleri susturamayacak'
Hukuksuzluğun, anti-demokratlığın ve keyfi yönetim şekilinin Türkiye için kronikleştiğini aktaran Aydın, "600. haftamız vesilesiyle bir kez daha ilan ediyoruz; güvensizlik ve korku üreten politikalarınız karşısında susmayacağız, kayıplarımızı aramaya devam edeceğiz. İnsanlığın hafızası ve vicdanını yok etmenize izin vermeyeceğiz" dedi.
'AKP Ergenekonla uzlaştı'
Devleti yönetenlerin özel herp dairesiyle yüzleşmeden bu sorunu çözemeyeceinin altını çizen Av. Eren Keskin ise, "AKP, Ergenekon ve Özel Harp dairesiyle uzlaştı ve şuanda da onların sayesinde iktidarını sürdürüyor" diye konuşarak suçlulara işaret etti. Türkiye Devleti'nin gözaltında zorla kayıp ettirmeyi bir devlet politikası olarak sürdürdüğüne dikkat çeken Keskin, "Bir kaç yıl önce o dönem Başbakan olan Edoğan Cumartesi Anneleriyle görüşerek 'benim zamanımda tek bir kayıp yok ve olamayacak ben kayıpları bulacağım ve suçlularıda yargılayacağım söz veriyorum' dedi. O zaman ben Erdoğan'a soruyorum; Hurşit Külter nerede?" diye sordu.
Oturma eyleminin ardından Cumartesi Annelerinin simgeleşen ismi Berfo Ana'nın dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'a yazdığı mektubun okunmasıyla son buldu.
(ekip/öç)