'Suriye düğümü Halep'te çözülecek'

HABER MERKEZİ (DİHA) - Suriye ve Rojava'da, TSK ve bağlı çetelerin giriştiği işgali ve olası Bab ve Rakka operasyonlarını bölgedeki güçler cephesinden yorumlayan sahanın tecrübeli isimlerinden gazeteci Seyit Evran, "Suriye'de düğümün Halep'te çözüleceğini" söyledi.
Türkiye'nin Cerablus-Ezaz arasındaki 98 kilometrelik hattı işgal etmesiyle önemi artan ve dünya gündeminin ilk sırasına yerleşen Bab operasyonunu, Türkiye destekli çete gruplarının pozisyonu, ABD ile Rusya'nın ittifakları ve konuşulan Rakka operasyonu ile birlikte bölgenin tecrübeli gazetecilerinden Seyit Evran değerlendirdi.
Şehba ve Rakka'yı ele almak için önce Demokratik Suriye Güçleri'nin (QSD) oluşumuna ve amaçlarına bakmak gerektiğini vurgulayan Evran, QSD'nin Suriye'nin her yerinde DAİŞ ile mücadele ederek, Suriye ve Kuzey Suriye topraklarını DAİŞ'ten temizleme şiarı ile kurulduğuna dikkat çekti. QSD'nin toprak bütünlüğü korunmuş demokratik bir Suriye için mücadele ettiğini deklere ettiğini hatırlatan Evran, QSD'nin şimdiye kadar bu ilke doğrultusunda hareket ettiğini, yine kurulan Demokratik Suriye Meclisi'nin (MSD) de QSD'yi kendi meşru gücü olarak gördüğüne dikkat çekti.
Türkiye'nin önünde 2 seçenekler var
Buradan hareketle QSD'nin hedef ve amacının net olduğuna belirten Evran, şunları söyledi: "QSD güçleri bedeller ödeyerek önce Hol, sonrasında ise Şeddad ve Minbiç'in çetelerden temizlenmesi, özgürleştirilmesinde kendini kanıtladı. ABD ve diğer uluslararası güçler QSD'yi bu şekilde kabul ettiler. İlişkilerini buna göre kurdular."
Buna rağmen Türkiye'nin ise, QSD ve bileşenlerine karşı olduğuna işaret eden Evran, Türkiye'nin QSD ve elindeki alanlara karşı tehlikeli planlar içinde olduğunu ifade etti. Bu durumda ABD'nin karşısına 2 seçenekli bir tercih çıktığını kaydeden Evran, "Türkiye ya QSD karşıtlığı üzerinden işgal emellerini taşıyan, parçalanmış, toprak bütünlüğü yok edilmiş bir Suriye politikasını kabul edecek yada bölgedeki halkların çıkarlarını, toprak bütünlüğünü savunan demokratik bir Suriye talebiyle mücadele eden QSD'den yana tavır alacak" dedi.
'QSD hedefinden vazgeçmeyecek'
Evran, Türkiye iki bu iki yoldan biri bulunurken QSD'nin ise amaç ve hedefinden şaşmayacak pozisyonda durduğunu kaydetti. Evran, bu durumu da "QSD kendi toprakları üzerinde kurulmuş, kendi toprakları ve temsil ettiği halkların çıkarını düşünen, onun kavgasını veren bir güç. O yüzden ilke olarak açıkladığı amaç ve hedeflerinden şaşmayacak gibi geliyor. Önüne koyduğu hedef doğrultusunda ilerlemek için plan, projelerini gerçekleştirmek ve stratejik hedeflere ulaşmak için hareket edecek. QSD'nin bileşenlerinden biri Rojava ve Suriye genelinde denenmiş, sınanmış ve direnişi ile kendini dünyaya kanıtlayan YPG ve YPJ güçleridir. O yüzden QSD'nin hedef ve amaçlarından vazgeçmek gerçekçi gelmiyor" değerlendirmeleriyle ifade etti.
ABD saha gerçeklerini biliyor
ABD'nin de tablo içerisinde uzlaştıramadığı her iki gücü kendi politikaları doğrultusunda idare etmeye çalıştığına dile getiren Evran, ABD'nin her iki gücü de gözden çıkaramadığını kaydetti. Evran, bunun nedenini ise şöyle açıkladı: "Çünkü Türkiye NATO üyesi, ABD ile stratejik işbirliği ve ortaklığı olan bir ülke. Öte yandan ABD, Türkiye'nin güç olarak ileri sürdüğü gruplara güvenmiyor. Eğit-donat projesinin fiyasko ile sonuçlanması da ABD'nin güvensizliğini arttırdı. Ayrıca son dönemlerde Rai ve son olarak dün de Marê'de ABD güçlerine karşı ortaya çıkan tepki, ABD'nin Türkiye'nin desteklediği güçlerin kimlikleri konusunda daha fazla bilgi sahibi olmasını sağladı."
'ABD, QSD yana adım atacak'
Evran, Türkiye'nin DAİŞ ile olan ilişkilerinin de yine ABD'ye güven vermediğini ifade etti. Evran, "Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın El Nusra'yı açıkça sahiplenmesi, ABD'yi Türkiye'nin söylediği gruplarla yola çıkılamayacağı, güvenilemeyeceği konusunda netleştirdi. Ancak ABD, bu gruplara kullanılabilecek güçler olarak yaklaşıyor ve bu aynı zamanda ABD ile Rusya ilişkileri açısından da sorun oluşturuyor" diye konuştu.
Yine ABD'nin Irak örneğindeki gibi güç taşımakla değil, yerel güç oluşturup onunla sonuca gitme stratejisi izlediğini belirten Evran, bu kapsamda da QSD'den yana adımlar atacağına inandığını belirtti.
'Suriye düğümü Halep'te çözülecek'
QSD'nin ise Bab'ı özgürleştirmek ve Kuzey Suriye topraklarını tamamlamak gibi bir gündemi olduğunun altını çizen Evran, "Ancak bölgenin dipsiz bir savaşa taşınmaması için gündemlerini uygulamakta bazı gecikmeler olabilir. Ama kendi gündeminin dışına çıkacağını sanmıyorum. Şu ana kadar yetkilileriyle yaptığım görüşmelerin hepsinde bu izlenimi edindim. Suriye düğümü Halep'te çözülecek" diye konuştu.
ABD, Rusya ve diğer uluslararası güçler ile bölgesel güç olan Türkiye, İran gibi ülkelerin hepsinin temel amacının Halep'te etkinlik kurmak olduğunun altını çizen Evran, şu değerlendirmelerde bulundu: "Şu ana kadar Halep çevresinde en etkin olan güç Rusya ile İran'dır. Suriye Baas rejiminden daha fazla etkiye sahiptirler. Ve Halep'i hiçbir güçle paylaşmayacaklar gibi. ABD, Rusya arasındaki sorunun kaynağı da budur. Rusya'nın, Halep çevresinde şu an dayandığı yerel bir güç yok. O yüzden QSD ile bazı ilişkiler geliştirmek istiyor. Hatta bazı bileşenleri ile ilişkilerinin olduğu yönünde bilgiler de var. Bundan dolayı Rusya bu konuda QSD'ye önem vermek istiyor. Buda biraz daha ABD'den kendine doğru çekmenin politikasıdır. QSD, demokratik ve toprak bütünlüğü kapsamında tüm güçlerle ilişkiye açıktır. Bu güçlerin QSD'nin stratejik yaklaşımına bağlı bir şeydir. Görünen ise Rusya bu konuyu problem yapmayacak."
(mç/öç)