Ceylan'ın gözleri 7 yıldır üzerimizde

AMED (DİHA) - Licê'de hayvanlarını otlattığı sırada askerlerin attığı patlayıcının isabet etmesi sonucu yaşamını yitiren 12 yaşındaki Ceylan Önkol'un ölümünün üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen ortada ne bir dava ne de fail var.
Amed'in (Diyarbakır) Licê ilçesine bağlı Xiraba köyü Xambaz mezrasında 28 Eylül 2009'da hayvanlarını otlattığı sırada Yayla Karakolu'ndan atılan patlayıcı ile katledilen 12 yaşındaki Ceylan Önkol'un ölümü üzerinden 7 yıl geçti. Aradan geçen 7 yıllık sürede dava hukuki yönden bir arpa boyu yol almadı. Sorumlular cezalandırılmak yerine ödüllendirildi. Lice Adliyesi'nin tozlu raflarda çürümeye terk edilen Ceylan'ın soruşturma dosyası adaletin geleceği günü bekliyor. İHD Amed Şube Hukuk Komisyonu ve Önkol Ailesi Avukatı Rehşan Bataray, davayı ve geldiği aşamayı değerlendirdi. Devlet güçlerinin şüpheli konumunda olduğu diğer dosyalarda olduğu gibi Önkol dosyasında da çok etkili ve tarafsız bir soruşturma yürütülmediğini ifade eden Bataray, "Genel olarak Türkiye'deki özellikle güvenlik güçlerinin sorumlu olduğu özellikle Kürdistan'da işlenen suçlara ilişkin cezasızlık politikası çok istisnasız ve çok istikrarlı bir şekilde uygulanıyor. Bu durum çocuk ölümlerinde de böyle. Ceylan Önkol dosyasında olduğu gibi çocuk ölümleri dosyaları sürüncemede bırakılarak ya da takipsizlik kararı verilerek üzeri kapatılıyor" dedi.
'Dosyayı savcı değil şüpheli askerler yürüttü'
Soruşturmanın hızlı ve etkili yürütülmesi konusunda savcının üstüne düşen sorumlulukları yerine getirmediğine dikkat çeken Bataray, "Soruşturma dosyasındaki gizlilik kararı kalktıktan sonra biz gördük ki dosyanın soruşturmasını savcı değil, olayın şüphelisi olan askerler yürütüyor. Soruşturmalar failleri bulmaya yönelik yürütülür. Ancak bu dosyada, inceleme olayın şüphelileri olan askerlere yaptı. Dosyadaki bütün evraklar şüpheli olan kişiler tarafından düzenlenmiş" diye belirtti.
'Hukuk mücadelemizi sürdüreceğiz'
Ceylan'ın ölümüne neden olan bomba atışının karakol tarafından geldiği yönünde birçok tanık beyanı ve delil mevcut olmasına rağmen şimdiye kadar şüpheli sıfatıyla hiç kimsenin ifadesinin alınmadığına dikkat çeken Bataray, "Somut deliller üzerinden soruşturmanın hızlı ve etkili bir şekilde yürütülmesi yaptığımız başvurular sonuçsuz kaldı. Adli tıp uzmanlarının, Ceylan'ın ne şekilde yaşamını yitirdiğine ve şüphelilere dair hazırladığı bilimsel raporu savcılığa sunmamıza rağmen dikkate alınmadı. Hatta dosyadaki raporlarla, ailenin geçmişi, siyasi görüşü ve aileden birilerinin örgüte katılmış olması gerekçe göstererek bir şekilde Ceylan'ın ölümünden de aileyi sorumlu tutacak belgeler düzenledi. Bu belgeleri düzenleyen kişiler hakkında suç duyurusunda bulunmuştuk ama takipsizlik kararı verildi. Bunun üzerine sürüncemede bırakılan soruşturma dosyasını AİHM'e taşıdık. En kısa sürede AİHM'den önemli bir ihlal kararı vermesini bekliyoruz. Ancak AİHM 'in hiçbir ihlal kararından sonra Türkiye'deki savcılar yeniden soruşturma başlatmıyor. Devlet 'Ben paramı veririm ama aynı şekilde suçları işlemeye ve suçluları korumaya devam ederim' mantığı ile yaklaşıyor. Adalet yerini buluncaya kadar hukuk mücadelemizi sürdüreceğiz" diye vurguladı.
Ne olmuştu?
Ceylan Önkol, hayvanlarını otlattığı sırada Yayla Karakolu'ndan atılan patlayıcı ile katledildi. Olay yerine giden ve Ceylan'ın parçalanmış bedeniyle karşılaşan aile, durumu karakola ve Lice savcılığına telefon ile bildirmesine rağmen savcı, "can güvenliği" gerekçesiyle olay yerine 3 gün sonra gitti. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp uzmanı Prof Dr. Ümit Biçer'in hazırladığı bağımsız raporda Ceylan Önkol'un "savunma pozisyonundayken" öldüğü belirtildi. Avukatlar bu saptamanın Ceylan'ın öldüğü mezranın hemen yakınında bulunan Jandarma taburdan atış yapıldığı iddialarını güçlendirdiğini ifade etti. Patlamaya ilişkin Makine ve Kimya Endüstrisi (MKE) Kurumu Genel Müdürlüğü'nün olaydan 1 yıl sonra yaptığı kriminal inceleme sonucunda hazırladığı raporda, patlamaya neden olan cismin "40 mm bomba atar mühimmatı" olabileceği belirtilmiş ve raporda da buna genişçe yer verilmişti.
Soruşturmayı yürüten dönemin savcısı, 4 Nisan 2013 tarihinde Önkol'un ölümüne neden olan ancak bir türlü bulunamayan şüpheliler hakkında, "görevini kötüye kullanmak" suçlamasıyla açtığı soruşturmada takipsizlik kararı verdi. Ceylan Önkol'un ölümüyle ilgili soruşturmayı yürüten Lice Cumhuriyet Başsavcılığı, dosyadaki kanıt ve raporların faillerin tespiti için yetersiz olduğunu ileri sürerek, 30 Nisan 2014 tarihinde dosya için "Daimi arama kararı" verdi. Bu kararla, adliyenin tozlu raflarına kaldırılan dosya zaman aşımı ve cezasızlık ile yüz yüze kaldı.
Önkol ailesi ve avukatları, soruşturma devam ederken dosya hakkında alınan gizlilik kararına yaptıkları tüm itirazlar reddedildiği için 8 Ekim 2010 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurdu. Mayıs 2012'de ise soruşturmanın etkin ve tarafsız yürütülmemesi, soruşturmanın derinleştirilmesine yönelik talepler reddedildiği ve aradan geçen süreye rağmen dava açılmaması ve şüphelilerin bulunmaması nedeniyle tekrar AİHM'e başvuruldu. Önkol ailesi, patlamada sorumluluğu ve ihmali olduğu gerekçesiyle, İçişleri Bakanlığı aleyhine 100 bini maddi, 150 bin TL manevi tazminat talebiyle Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi'nde dava açtı. Ailenin manevi tazminat talebini reddeden mahkeme, aileye 28 bin 208 TL maddi tazminat verilmesine karar verdi.
Aile, hızlı ve etkili bir soruşturma için AİHM'in vereceği kararı bekliyor.
(dte-bo/fç/sd)